Yıl 1992, 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gece ve o güne kadar dünyanın habersiz olduğu bir şehirde, insanlığın ayaklar altına alındığı bir gece yaşanmaktaydı. Bu şehir bir faciayla tarihe düşerken, bir milletin soysuzluğunu dünyaya haykırarak, adeta tarihin tekerrürünün de ispatıydı. Yaşlı, kadın, çocuk denilmeksizin tüm şehir sakinlerinin kurbanlık koyun gibi boğazlandığı, ölümün kurtuluş olarak görülebileceği bir vahşetin yaşandığı, vicdan sahibi her insanın ruhunda derin izler bırakacağı muhakkaktır. 21.Yüzyılın eşiğinde Hocalı denilen küçük bir şehirde insanın havsalasının almayacağı bir kıyım yaşanmıştı. Şehir tüm yaşayanları ile birlikte yok edilmişti. Artık Hocalı diye bir şehir yeryüzünden silinmişti. Yüz yıl önce yine o coğrafyada ortaya çıkan Taşnak-Ermeni vandalizmi, önce Anadolu’da, sonrasında ise Azerbaycan’ın tamamında kan ve vahşetin en akıl almaz yöntemlerini kullanarak nefret ve kin kusmuştu. Yine aynı emellerini yaklaşık üç kuşak sonra Azerbaycan’ın kadim yurt yerlerinden olan Karabağ’da- Hocalı’da hayata geçirmişti. Çocukluğumda bu tür yaşanmışları anlatan yaşlılarımızdan dinlediğim zamanlar olmuştu ve onların anlatımlarını abartılı bulur ve insanın insana bunları yapamayacağını düşünürdüm. Oysa, bu gün bunların canlı şahitlerine dönüşmüştük. İnsanı yaşlı ve ya kadın hatta çocukta olsa rehin alabilirsiniz, esir edebilirsiniz, eziyet edebilirsiniz hatta öldürebilirsiniz ancak; onu onursuzlaştıramazsınız. İnsani değerleriyle oynayamazsınız. Şayet bunu yaparsanız, insanlık suçu işlemiş olursunuz ki bunun hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Uluslararası mahkemelerde yargılanması ve hüküm giymesi gerekir. Ne yazık ki Taşnak Ermenileri bu suçları fazlasıyla işlediler. Rehin aldıkları sivilleri toplu olarak katlettiler, derisini soymaktan tutun, gözlerini çıkarmak, kulağını kesmek, kadınların göğsünü kesmek, tecavüz etmek, daha burada ifade edemediğim, insanı onursuzlaştıracak bir çok şeyi çocuklarının gözleri önünde yaptılar. Vandalizm öylesine had safhaya çıkmıştı ki, öldürdükleri insanları bir yere toplayıp, yakarak yok etmek için “GAFLAN” diye bir örgüt bile kurmuşlardı. Bunu yapmaktaki maksatları ise, geçmiş yüzyılda yaptıkları katliamları toplu mezarlara doldurup kapattıkları için bu gün tesadüfen ortaya çıkmakta ve o gün yaptıklarından ötürü cevabını verememekteler. Bu gün yaptıkları vahşetin izlerini tamamen ortadan kaldırmak için cesetlerin yakılması en temiz işti. Bu durum yanılmıyorsam, Fredrigue Lengaingne adlı Fransız bir gazetecinin o günlerde kaleme almış olduğu haber yazısında şöyle ifade bulmuştu: “Karabağ’da Ermeni birlikleri ile birlikte savaş alanını görüntülemekteydim. Ermeni askerlerinden Gaflan adlı bir yapı oluşturulmuştu. Bu grubun görevi, işgal edilen bölgede öldürülmüş olanların bir yere kümelenip yakılmasını sağlamaktı. Bir ara ölenlerin toplandığını ve toplanan ölülerin üzerine gaz döküp yakıldığına şahit oldum. Son anda 9-10 yaşlarında bir kız çocuğunu getirdiler, henüz ölmemişti, onu da yakılan ateşin üzerine attılar ve o kızın çığlıklarını duyar gibi oldum. Bu gün bile o çığlıklar kulaklarımdan gitmedi…”Yukarıda sözünü ettiğim haber mahiyetli ve yayınlanmış böyle bir delil varken, ortada 4500 kişiye yakın kayıp var. Nasıl oluyor da Hocalı Soykırımı 613 kişinin öldürülmesi ile sınırlandırılıyor? “Şayet elimize gelen öldürülmüş ceset sayısı bu kadardır ancak, 25 yıldır hakkında haber alamadığımız sivil insan sayısı 5000 kadardır”, denilmesi daha doğru olmaz mıydı? her açıklamada söz konusu Gaflan örgütünden neden bahsedilmez, bunu anlamak mümkün değil…Sözlerimi çokta uzatmak istemiyorum, 26 Şubata doğan Güneş balçıkla sıvanmaya çalışmaktadır. İnsanlığın utancı olarak, insanlığı onursuzlaştıranların zafer diye nitelediği bir anlayışın hakim olduğu dünyaya sesleniyorum, Hocalı’da dökülen masum insanların kanı tüm insanlığın ellerine bulaşmıştır, bu kanın temizlenmesi için HOCALI’YA ADALET kampanyası çerçevesinde insanlığı samimiyete ve göreve davet ediyorum. Tüm katledilen Hocalı sakinlerinin ruhları şad, bir milyon göçkün sivillerin geçte olsa yurtları azat olsun…
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…