Tarih boyunca emperyalizim kendine piyonlar bulmuştur. Bu gün de o piyonlardan birini sahneye sürmüş, emellerine ulaşmak için onların mevcudiyetinden yararlanmaktadır. sözünü ettiğim oyunda dün Ermeniler piyondu, bu gün ne yazık ki Kürtler de piyon olma sahnesinde yer almaya başlamış halâ da devam etmektedirler. Kürtler derken bir noktaya dikkat çekme ihtiyacı duymaktayım. Tarih boyunca birlikte yaşadığımız Kürtlerin hepsini bu kategoriye koymayı da doğru bulmuyorum. Geçtiğimiz yüzyılda Dünyayı kasıp kavuran İngiliz ve Rus emperyalizmi idi. 1940 lı yıllarda devreye Amerikan emperyalizmi girmiş ve İngiliz emperyalizmi ile yer değiştirmiştir. Rusya’nın yerini de iyi makyajlanmış “Sovyetler Birliği” almıştır. Türk dünyasının mevcut yaşadığı topraklar, her zaman emperyalizmin kontrol etmesi gereken bir noktada olması, sanırım bizim özel tercihimizin bir sonucu değildir. Bu topraklar binlerce yıldır, atalarımızın yaşaya geldiği ve adına YURT dediği yerlerdir. konum olarak, batı diye adlandırdığımız, sömürü anlayışına sahip güçlerin elde etmek istedikleri enerji yataklarının da bu topraklarda olması ya da bu topraklardan kontrol edilebilir noktalarda olması biz Türklerin sorumluluğunu bir kat daha artırmaktadır. Geride bıraktığımız 200 yıllık süreç, bizlerin aleyhine gelişmiş, yurt dediğimiz yerlerin parçalanarak, ayrı parçalar halinde paylaşılmış olmasına, orda yaşayanların yok edilmesi için gereken her şeyin yapılmasına rağmen, yine de tam olarak amaca ulaşılamamıştır. l. Dünya Savaşı’nın arkasından verilen Kurtuluş Savaşı yeni bir umut doğurmakla kalmamış, bir milletin ölümüne ferman verenlerin suratına tokat gibi çarpmıştır. Genç bir Türk Cumhuriyeti ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki Türklerin yaşadığı yerlerin büyük bir çoğunluğu çeşitli oyunlarla ve gizli anlaşmalarla pay edilmiş, esir edilmiştir. Bu gün Adına İran denilen ülkenin 1200 yıllık tarihine baktığınız zaman, orda sadece Türklerin hakimiyetinde bir yaşam olduğunu görebilirsiniz. Orda yaşayan halkların da bu adil yönetimden memnuniyetini de görebiliriz. O günkü istatistiki araştırmalar da gösteriyor ki coğrafyada yaşayanların % 65-70 oranında Türk olduğu gerçeğidir. Oysa İngiliz siyaseti ile, 1905 yılında yöneten kadroları, (Qacar Hanedanlığı) önce tasfiye etmek adına meşrutiyet ilan edilmiş, 20 yıllık bir meşrutiyet idaresinden sonra çoğunluk üzerine azınlık olan Farsları hakim kılmıştır. Fars kökenli Pehlevi ailesini hakimiyete getiren emperyal anlayış, elbette azınlığa çoğunluğu yönettirmeliydi. Tıpkı bu gün ırak’ta yürütülen siyaset gibi, azınlık dışarından desteksiz yaşayamaz. O gün İran’da bu uygulamayı gerçekleştiren İngiltere idi, bu gün ise Irak’ta uygulayan Amerika’dır. Dikkatli incelendiği zaman görülecektir ki bu iki olay da birbirine çok benzemektedir. Dünya’daki tüm otoritelerin hemfikir olduğu bir başka gerçekte bölgemizde bir harita değişikliğinin kesinlik kazanmasıdır. Er ya da geç bu harita değişşikliği yapılacaktır. Peki, bu haritanın kriterleri nedir, nasıl sonuçlar doğuracaktır? yukarıda da bahsettiğim gibi yine sahneye konulacak oyunun rol paylaşımı yapılmış ve biz Türklere de toprak olarak, can olarak acı kayıplar yaşamak düşmüştür. Oyunun yönetmeni Amerika, yardımcı asistanları İngiltere ve Avrupa Birliğidir. Geçtiğimiz yıl yanılmıyorsam Amerika’nın ve İngiliz istihbaratının öncülüğünde İran Fars muhalifleri ile Kürtler arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre; Güney Azerbaycan’ın Türkiye ile sınırı olan ( Hakkari’den Iğdıra kadar ) Urmiye’den başlayıp, Nahçıvan’a kadar olan , Tebriz’in kuzeybatısında kalan tüm yerleşim bölgesini Kürtlere vermeyi muhalif Farslar kabul etmiştir. Bu anlaşma ile ne yapılmak isteniyor? Sorusuna cevap arayacak olursak, bu eylem, yine sözkonusu oyunun bir parçasıdır. Kuzey Irak’ta oluşturulan Kürdistan bölgesinin bir benzerini de suriye’de var ederek, o koridoru Akdenize kadar indirmektir. daha sonra İran’ın parçalanacağı gerçeğini ele alacak olursak, Güney Azerbaycan’ın Türkiye sınırında kalan tüm irtibat noktasını kürtlere vererek, hem Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kontağı yok etmektir. Bu hareketle, Türk dünyası arasında koridor diye adlandırabileceğimiz Güney Azerbaycan, Anadolu Türklüğü ile Asya Türklüğü arasını da kapatmış olacak. Hem de oyunun bir sonraki perdesinin zeminini de hazırlamaktır. Bir sonraki oyun ise Nahçıvan’ın kürtleştirilmesidir. Şu anda hızlı bir şekilde eyleme dönüştürülen bu olayın da gerçekleştirilmesinin bir diğer amacı ise bölgede sıkışıp kalmış olan Ermenistan’ı sözkonusu koridor aracılığı ile taa, Akdenize kadar indirmektir. Amerikan planı olan bu plan, asla Türk dünyasının menfaatına olmayacaktır. Hatta İslam Dünyasının da menfaatına değildir. Amerikanın çıkarlarına ve Ermenistan’ın yerinin sağlamlaşmasını sağlamaktan öteye bir amaç gütmemektedir. Burda şu gerçeği gözardı etmememiz gerekir ki tarih boyu kader birliği etmiş olduğumuz kürtler de bu süreç içinde sadece birilerinin planının bir parçası olacaktır. Kürtlerin tamamı bu oyunların içinde olmayacaktır. Kürt halkının marjinal bir grubu bu oyunlarda rollerini oynayacak, sonrasında da sahneden çekilmek zorunda kalacaklar veya yok olacaklardır…
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…