Değerli dostlar, yıllardır Azerbaycan Kültürüne aidiyet duyanlar arasında değerlerimizi güreştirmeyi adet edinenler vardır. Bir tarafta Azerbaycan’ın iç siyasetinde keskin duranlar, diğer tarafta değerlerimiz üzerinden rant peşinde olanlar, bir de çatışma arasında kalmış sessiz çoğunluk… Azerbaycan’ın bu kritik günlerinde hala milleti kutuplaştırmaya çalışanları gördükçe isyan etmemek mümkün değil. Bazı zavallılar bilmezler mi ki, yaltaklanmak ve yalakalık yapmak erdem değildir? Acaba bilmezler mi hakikatler bu gün inkar edilse de tarih sürecinde er-geç yerini bulacaktır. Benim anlayamadığım bir şey de var; halkın içinden sıradan ve cehaletin pençesinde olanlar hata yapabilirler. Hatta o zavallılar çıkarları için inandıkları doğruları da rahatlıkla inkar edebilirler. Çıkarları için söyledikleri yalanlara bir süre sonra kendileri inana bilirler. Onlara sözüm yok, adı üzerinde “CAHİL”dirler.Ancak; kabullenmediğim şey, adının başına alim veya akademik gibi taltif edici sıfatlar konulmuş! topluma rehber olarak görmemiz gerekenlerin cehaletini anlamak mümkün değil. Korkunç olan ise bu insanların, yanlışta ısrarcı olmaları ve bilineni inkâra gitmeleridir. Emin olduğum bir şey de o kişilerin tarihte asla isimleri olmayacak ya da olsa bile haklılıkları ile anılmayacaktır. “Kraldan beter kralcı olmak!” deyimi onlar için söylenmiş olmalıdır. Yaşına-başına hürmet ettiğimiz bazıları, bizim hürmetimizi suistimal ederek, yanlışlarında ısrar etmekle kalmayıp, bizlere suçlayıcı davranarak saygınlıklarını her geçen gün biraz daha yok etmektedir. Bizler inandığımız değerler silsilesinde yaşama arzusunda olanlar; hiç kimseye iltifat etmeğe, yaltaklanmaya gerek duymadan yaşam mücadelesinde olanlarız. Kimseden asılı olmadan yaşama arzusunda olanları karalamak, yıpratmak adına enerjisini harcayanlardan değiliz. Kimselerden korktuğumuzdan çekindiğimizden değil, bunun erdem olduğunu idrakimizden, millete olan sadakatimizdendir. Tüm bunları anlatmamın sebebi, geçtiğimiz günlerde bir programda yaşadığımız tatsız bir olayla ilgilidir. Azerbaycan’dan ve Türkiye’den değerli sivil toplum örgütlerinin ortaklaşa yaptığı bir projenin açılışında Azerbaycan ve Türkiye bağımsızlık Marşları okunacaktı. Her zaman izleyicilerin marşlarımıza eşlik etmesinde, Türk vatandaşları Azerbaycan Marşı’nın okunmasında, Azerbaycan vatandaşları da İstiklal Marşı’nın okunmasında zayıf kaldıkları için bir broşür yaptırmıştık. Beş yıldır programlarımızda bu broşürleri dağıtmaktayız. Bu güne kadar bu konuda bir çok insanımızın da taktirle karşıladığı bu olay, yine bir program öncesi broşürü dağıtmamıza, sözde bir akademisyen tarafından anlamsızca tepki gösterilmiştir. Neymiş efendim; Broşürümüzün kapağında İstanbul Azerbaycan Kültür Evinin sembolü olan köprünün bir ucunda Azerbaycan bayrağı, diğer ucunda Türk bayrağı asılıdır. Türk bayrağının arka planında kurucu Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi, Azerbaycan bayrağının arka planında da kurucu Mehmet Emin Resulzade’nin resmi konulmuştur. Akademisyen dediğimiz bu zat, tepkiyle salonu terk etmiştir. Nedenini sorduğumda : Bu kapakta Mehmet Emin Resulzade’nin resminin konulmaması gerektiğini, O’nun yerine Haydar Aliyev’in resminin konulması gerektiğini söylemiştir. Bizlerin bunu yapmakla maksatlı hareket ettiğimizi, Azerbaycan siyasetine zarar verdiğimizi söyleme gafletinde bulunmuştur. Gaflet diyorum çünkü, profösör olmuş birisinin bunu bilmeyeceğini düşünemiyorum. (Gerçi bir sohbetimiz sırasında, “Sovyetler Birliği dağılmadan öncesinde biz, Türk olduğumuzu bilmiyorduk!” cümlesini de kendisinden duymuştum.) Rahmetli Haydar Aliyev’in defalarca Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurucusunun Mehmet Emin Resulzade’dir dediğini hepimiz biliyoruz ve kayıtlarda da mevcuttur. Şu anda yattığı yerden başını kaldırsa ve böylesine samimiyetsiz ve de yaltakça söylemleri duysa, hareketleri görse, O kendine özgü yüzündeki acıyan gülüşü görürsünüz. Haydar Aliyev için Azerbaycan’ın siyasetinde, kalkınmasında, tarihi sürecinde inkâr edilmez yeri vardır. Nasıl ki Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan Tarihi’nde inkâr edilemez yeri varsa, Mehmet Emin Resulzade’nin kuruculuğu ve yeri de inkâr edilemezdir. Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinin başlangıcı, Elçibey ile gerçekleşmiş, dengeli politika, ekonomik kalkınma, dünyayla bütünleşme Haydar Aliyev’le hayata geçirilmiştir. Azerbaycan Tarihinde çok önemli yer tutan bu liderlerin her biri ayrı değer ve öneme sahiptir. Birini diğerinin önüne koymak, birilerini yok saymak büyük haksızlık olacaktır. Ama tartışılmayacak bir gerçek var ki, Azerbaycan’ın kurucusu Mehmet Emin Resulzade’dir. yukarıda da iifade ettiğimiz gibi her birinin ayrı bir yeri ve sıfatı vardır. Allah her birini emekleri ve millete verdikleri hizmetleriyle değerlendirsin, mekanları cennet olsun. Nur içinde yatsınlar. Benim asıl üzüntüm, bu değerlerimizi kendi emellerine kalkan olarak kullan ve hainlik yapanlar karşısında toplumumuzun sessizliği ve üç maymunu oynamasıdır. Bu günden başlayarak, değerli devlet adamı Haydar Aliyev’i sevdiklerini iddia edenler gerçekleri olduğu gibi anlatarak, O’nun saygınlığına gölge düşürmesinler.
Saygılarımla Hikmet ELP…
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…