Tüm Türk yurtlarında yaşatılmakta olan Ahmet Yesevi’nin “Türklük kaderim, İslam ise tercihimdir.”İslam anlayışı ile gelenek ve göreneklerine ters düşmeyecek şekilde yaşanılmaya başlamış ve bunun üzerine de Türk coğrafyasında hızla kabul görüp, yayılmıştır. Yer yer direnç gösreterilmesinin sebebi ise devrinin Emevi İslam anlayışı idi. Dayatılmak istenen bu anlayışın temelinde, islam adı altında Araplaştırma ve Arap milliyetçiliğinin işlenilmesiydi. asırlarca bu anlayışa karşı direnen Türk-İslam anlayışı, nihayet öz elimizle, Yavuz Selim eli ile kendi başımıza geçirilmiş ve o günden sonra İslamın bilime ve eğitime bakışı Türk dünyasında zemin kaybetmiştir. Yavuz dönemine kadar, İslamın bilime bakışı ve Türk dünyasında bilimin kabul görmesi çok yüksek seviyede yaşanmıştır. Bunu sözkonusu devirleri incelediğimiz taktirde rahatlıkla görmek mümkündür. Özellikle, Emevi hakimiyetinden sonra Abbasiler devrinde medrese eğitiminde zirvedekiler genellikle Türklerdir. Bunların başında İbni Sina, Farabi, Ali Kuşçu gibi çok değerli alimler gelmektedir. Çünkü, Türklük İslamı kabul ettiği zaman kendi gelenek ve değerlerinden uzaklaşmadan kabul etmiştir. Oysa, 16. Yüzyıl Osmanlı anlayışı, devlet kademesinde bu değer ve düşüncelerden uzaklaştığı için, medrese eğitimi de, İslamın eğitime bakışı da bilimden uzaklaşmış, dar bir çerçeveden geleceğe bakar olmuştur. O yüzdendir ki Osmanlının çöküşü de bir o kadar hızlı cereyan etmiş, sözkonusu acı sonu hazırlamıştır. Bilim karşısında diz çöken Osmanlı İmparatorluğunu gören Mustafa Kemal, toplumu ileriye taşımanın bilimin ışığında ve islamın aydınlık yüzü ile olacağını görmüştür. Bunu hayata geçirmek için, İslamın şekli boyutunu ortadan kaldırmak için büyük çaba göstererek, tekrar Türk İslam anlayışına yönelmiş, Ahmet Yesevi’nin islami anlayışını Türklükle yeniden buluşturmaya çalışmıştır. Ne yazık ki asırlar boyu Emevi İslam anlayışı ile yaşayan ve o değerlerle dönüştürülenler, İslamın elden gittiğini savunarak bir çok defa ayaklanmalara kalkışmışlardır. Geldiğimiz şu anda ise Atatürk; Ahmet Yesevi İslam anlayışının son uygulayıcısı olarak, büyük bir cephe ile karşı karşıya kalmıştır. Maalesef, günümüz politikacıları popülist politikalar uygulayarak, toplum için gerekli olanları değil, kendileri için araç olabilecek anlayışları hayata geçirmek istemektedirler. Bir diğer deyişle: yine Emevi anlayışını topluma dayatmaya başladılar. Asıl acı olan islam adına, islamı karanlığa gömerek, emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürmekteyiz. Bu durum karşısında seçimin topluma kalmış olduğunu bilmem söylemeye gerek var mıdır ?
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…