Diaspora, her hangi bir ulusun veya inanç mensubunun anayurdu dışında yaşadığı yer, anlamında kimine göre yunanca, kimilerine göre de Fransızca bir terimdir. Belki de adına bakanlık kurulan tek ülke Azerbaycan’dır. Dünyanın her yerine dağılmış olan güneyi ve kuzeyi ile Azerbaycanlılar için çok büyük önemi vardır. 200 yıllık bir süreç Azerbaycan coğrafyasında yaşamakta olan Türkler, çeşitli sebeplerle yurdundan ve yuvasından sökülmüş ve dünyaya yayılmışlardır. Bu akış bu gün de ne yazık ki devam etmektedir. Öngörüsü yüksek bir lider olan Haydar Aliyev, Dünyanın çeşitli ülkelerine yayılmış olan Azerbaycan kimliğine aidiyet duyanların kimliklerini koruması ve gücünün bir araya getirilerek gelecekte Azerbaycan Cumhuriyeti’nin destek noktası olması için 31 Aralığı Dünya Azerbaycanlılar Günü olarak kutlanmasını karar aldırmıştır. Dış dünyada Azerbaycan’ın sesi ve kulağı olması için, her ülkedeki temsilcilikleri belli aralıklarla toplayarak dönem dönem muhasebat yapılmasını sağlamıştır. hatta, yukarıda da belirttiğim gibi belki de dünyada ilk ve tek diaspora bakanlığı kurdurmuş ve de bütçesini koymuştur. Azerbaycan Coğrafyasının dışındaki Azerbaycanlıların sayısı birçok ülkenin nüfus sayısından daha fazla olmasına rağmen “Diaspora” adına faaliyetler beklentileri karşılayamamaktadır. bunun bir çok sebebi vardır. Başlıca, diaspora yapısının yeterince sağlıklı ve amaca uygun işlerliğini ortaya koyamamaktan kaynaklanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Bakü’de 4. Diaspora kurultayı yapıldı. Buradan sormak istiyorum ki kurultay amacına ulaştı mı? Hedeflenen neydi, nasıl sonuçlandı? Bu soruların cevabını bana samimi ve açık yüreklilikle verebilecek birisi çıkamaz. Çıkamaz diyorum çünkü, sadece “Ben yaptım-oldu” mantığı ile yapılan bir toplantıydı. O kurultaya katılan tanıdığım birçok değerli dostum da vardı ancak, amaç uygun düşmeyen o kadar çok şey vardı ki saymakla bitmez. Kurultayın tek olumlu gördüğüm yanı, sayın cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in samimi ve net konuşması oldu. Bir çok ödül dağıtıldı, genellikle kişisel ilişkilerin belirlediği, birilerini taltif etme adına işler yapıldı. Elbette hakkı ile orada olanlar ve aldıkları ödülü hakedenler de vardı. Şu kadarını söyleyebilirim ki alması gerekenlerin çoğunluğu orada yoktu. Bunlara bir kaç örnek verecek olursak: 20-25 yıldır Türkiye’de Azerbaycan sanatının zirvelerinden olan dostlarımızdan bazılarını buradan zikretmekte sakınca görmüyorum. Türkiye Kültür Bakanlığının Tar sanatçısı Abdullah Kurbani, Eskişehir Anadolu Üniversitesinin Qarmon sanatçısı Rafik Asgerov, yine Afyon-Kocatepe Üniversitesinin Piyano ve klavyeli çalgılar sanatçısı Natig Rızayev bunlardan sadece bir kaçıdır. Bu sözünü ettiğim sanatçıların her biri bir misyoner edası ile her nerede olursa olsun, Azerbaycan sanatının icrası için çağrıldıkları zaman para-pula önem vermeden istenilen yere gidip sanatını icra etmekten asla imtina etmeyen değerli üstatlarımızdır. Her biri ayrı ayrı şehirlerde yaşamalarına rağmen, şahsen İstanbul Azerbaycan Kültür Evi olarak bizlerin yardım çağrılarına da yüksünmeden kalkıp İstanbul’a kadar milletine ve sanatına olan sevgileri uğrunda gelebilen değerlerimizdir. Maalesef, söz konusu kurultayda olması gerekenlerden sadece bir kaçından bahsedebiliyorum. Bunların dışında, Azerbaycan’ın bağımsızlığından önce 1990 öncesinde de bizler Türkiye’de yaşayanlar olarak gönüllülük çerçevesinde, beklentisiz bu kültürün neferleri olarak karşılıksız bir sevgi ile hizmetimizi vermişizdir. Milletimiz var olsun şiarı ile yürümüşüz. Bunun karşılığı olarak milletimizin taktirleri bizim için en büyük ödül olmuştur. Bu gün de aynı ruh ve duygu ile yolumuzu yürümekteyiz…
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…