Samed Behrengi, 24 Haziran 1939 yılında Tebriz’in yoksul ailelerinden birinde dünyaya geldi . Kim bilebilirdi ki, mücadelelerle dolu kısacık bir hayat yaşayacak. O kısacık hayatına, bir çoklarının uzun ömründe yapamadıklarını sığdıracak. Samed Behrengi, herkes gibi doğup-yaşayıp çekip gitmedi… Hatta, bu gün bile ölümü sırlarla kaplı kalmış değerli bir kalem ustasıdır ve eserleri ile yaşamaktadır. Adını ilk kez öğretmen olarak çalıştığım yıllarda duymuştum. O’ nu yazdığı “Küçük Kara Balık” adındaki hikayesi ile tanımıştım. Mesleğim gereği, öğrencilerime uygun ve okuduğunda keyif alacakları hikayeleri araştırırken yukarıda sözünü ettiğim hikâyesini elime aldığımda kullanılan dili beni mest etmişti. Hakkındaki bilgileri okuduğumda bende biraz daha merak uyandırmıştı. Güney Azerbaycanlı olduğu ve de köy köy dolaşıp öğretmenlik yaptığı aynı zamanda halk hikâyelerini derleyip, bu gün Türkiye Cumhuriyetinin okullarında okutulacağını nereden bilebilirdi ki ? O, aklının kestiği günden halkının ve kültürünün hırpalandığına şahit olmuş ve kalemi ile bu mücadelenin bir parçası oluvermişti. Ömrünün kısa olacağını sanki hissetmiş gibi yoğunluklu olarak hikayelerini yazmakla meşguldü. Yaşadığı dönemde İran’da inanılmaz şeyler olmuş , bir yıllık bağımsızlığını yaşayan “Güney Azerbaycan” 1946 yılında Sovyetlerin satışı ile Amerikan destekli İran ordusu tarafından adeta felç edilmişti. İşte! O yılları yaşamış olan Samed Behrengi, kalemini halkının emrine sunarak adeta, haksızlıklara karşı başkaldırının ve itirazın sembollerinden birine çevrilmişti. Yazmakta olduğu her hikaye toplumuna bir ders niteliğindeydi. İran’da artık en çok okunan hikâyecilerden birisi olmuştu. Bu durum karşısında İran istihbaratı da boş durmuyor, Samed Behrengi’yi gölge gibi takip edilmekteydi. Dünyada “sol” rüzgarlarının estiği yıllardı. İnsanların eşitliğinden dem vurulmakta bir çok azlıklara bile bağımsızlık verilmekteydi. Oysa yaşamakta olduğu azınlığın çoğunluğa hakim kılındığı ülkesinde, milleti için istediği çok şey değildi. Sadece eşit vatandaşlar olarak, kendi kültüründe yaşama arzusuydu Samed’in. Eline silah almayı sevmezdi, onun silahı kaleminin keskinliği idi. Fars rejiminin bu kaleme tahammülü yoktu, Samed’i de silahla yok etmediler… 31 Ağustos 1967 günü 28 yaşında bir haber geldi ki, Samed Behrengi Araz’da boğulmuştu. Çok iyi yüzme bilmesine rağmen kayıtlara, Aras’ın debisinin en düşük olduğu bir zamanda boğulma olarak kayıtlara geçmişti… O kısacık ömründe tarihe keskin hatları ile iz bırakan Samed Behrengi, bu gün dünyanın bir çok dillerine çevrilmiş ve bir çok ülkenin okullarında okutulmaktadır. Böylesine değerli bir yazarımız adına tek tesellim; tüm eserlerini öğrencilerime set olarak alıp okutmak olmuştur. Güneyli Samed Behrengi’yi, Kuzeyli Mikail Müşfik’in talihine benzetirim. Az ömürlerinde toplumlarına her ikisi de çok şey bırakmışlardır. Her ikisine de Allahtan rahmet diliyorum. Buradan bir söz de onun eserlerini Türkçeye aktaran, İldeniz Kurtulan’a açmak istiyorum. Sayın İldeniz Kurtulan, bir dantel titizliğinde böylesine değerli bir yazarın eşsiz eserlerini Türkçemize kazandırarak, büyük hizmet etmiştir. onu da buradan rahmetle anıyorum.
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…