1970 li yıllardı, Bakü radyosundan dinlerdik. Özellikle yaşlı nesil, tüm hasretlerini ve özlemlerini onun sesi ve müziği ile avuturlardı. Çocukluk yıllarımdan beridir, onun nağmeleriyle kültürümüzü ve sanatımızı tanımıştık. Gençlik yıllarımda ona ithafen şiirler yazmak, sevdiğim kızın ona benzemesini istemek ve hatta, geceleri onun okuduğu mahnılarla uyumak gibi tutkularım vardı.Kimden mi bahsediyorum; elbette Türkiye ile Azerbaycan arasında ayrılığı ve hasreti aradan kaldıran, Azerbaycan’ın Dünyaca ünlü ses sanatçısı Zeynep Hanlarova’dan bahsediyorum. Türkiye’ye her gelişinde hangi şartta olursam olayım, onun konserlerine gidebilmek için ülkeyi bir baştan bir başa kat etmek, benim için büyük bir zevkti. Aynı formatta konserine hem Ankara’da hem de İstanbul’da gitmek ne güzel duygulardı. Bunu ancak yaşamak gerekir, sözlerle anlatılmaz. Yine öyle konserlerinden biriydi. Yıl 1989 ve Tokat’ın Halilalan Köyünde öğretmenlik yapmaktayım. Tek kanallı televizyondan akşam haberlerini izliyorum. Her günkü sıradan haberler arasında; “Zenep Hanlarova Türkiye’de,” diye bir haber geçti. Manşet arkasına Ankara-spor salonunda ertesi gün akşam saat 19 00 da konser vereceğini duyunca, adeta kendimden geçtim. Bu konsere gitmeliydim, ama nasıl gidebilirdim? Çalışmakta olduğum köy merkeze 38 km mesafede ve her hangi bir ulaşım aracımız yok. Gece yakınımızdaki köye (7 km) yürüyerek gideceğim ve sabah 06:00 da köyden gidecek bir minibüse binmeliyim ki, saat 10 00 gibi tokat merkezinde olmalıyım ve idareden izin almalıyım. İzin almak için masum bir yalan “Anam ağır hasta ve Ankara’ya getirmişler!” söyleyerek izin alıyorum. Saat 13:00 te Ankara’ya giden otobüse yetişiyorum ve 6 saatte Ankara’ya varıyorum. Benim salona gitmem 18:40 oluyor ve 19:00 konserine giriyorum. Zeynep Hanlarova sahneye çıktığında adeta kendimden geçiyorum, bir an boşluğunda sahneye fırlıyorum onun için yaptırdığım çiçeği takdim ediyorum ve mikrofonu istiyorum.
Onun için yazmış olduğum,
“Oxu Zeynebim oxu, aşıqınam men senin”
Veten sensen, torpaq sensen, iste ki bu can senin”
diye devam eden şiirimi mikrofondan okuyorum.
Ertesi gün İstanbul-Abdi İpekçi Spor salonunda aynı formatta konseri var, ben o konsere de yetişiyorum. Adeta onunla yaşıyor, onunla nefes alıyorum.Tüm dünyaya Azerbaycan müziğini ve kültürünü tanıtmada bir eşi-benzeri olmayan Zeynep Hanlarova, Azerbaycan kültürüne aidiyet duyan bizler için bir nefesti, bir can suyu idi. O dönemleri yaşayanlar için bu gün çok çok özel bir nostaljidir, gönüllerimizin sultanıdır.
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…