Türkiye cumhuriyeti, Türk kimliği üzerine kurulmuş bir devlettir. Bu konuda tarihe önemli bir iz düşen Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle anıyorum. Ancak, kendimi bildim bileli kafamda daima soru işareti olarak yaşamakta olan bir konu var ki, bunun cevabını bulabilmiş değilim. Milli Eğitim müfredatımızda, 20. Asra kadar olan dış Türklerin edebiyatını yüzeysel de olsa müfredata konulmuş ve Türk Edebiyatı adı altında işlenmişken, günümüzde Türk Edebiyatını Anadolu merkezli Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içine hapsetmesini anlayabilmiş değilim. Geride bıraktığımız yüzyıl içinde dünyada bazı kapalı yönetimlerin bunda payının olduğunu düşünüyorum ancak; özellikle 1990 lı yıllardan itibaren birçok bedeller ödeyerek bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin var olduğu, iletişimin bu kadar güçlü olduğu günümüzde bu anlayışın devam etmekte olduğunu gördüğümde üzülmekten başka ne yapabilirim, diye kendimi sorgulamaktayım.Türk Edebiyatı denildiğinde benim anladığım ve algıladığım Türk milletine ait olan, özünü Türk olarak gören herkes, eserlerini bulunduğu çoğrafik şartlar altında, Türkiye Türkçesinde yazmamış olsa bile Türk Edebiyatının bir parçası olduğunun vurgulanması gerekiyor. Yüksek öngörü sahibi Mustafa Kemal Atatürk, “Bir gün Sovyetler Birliği dağılacaktır ve bizler ona hazırlıklı olmalıyız.” dediğinde, Atatürk sonrasında,Türkiye Cumhuriyeti’nin politikaları bu günün hazırlığında olmamıştır. Şayet olacak olsaydı, Dünya Türklerinin de edebiyatı müfredatımızda yerini almış olurdu, Anadolu Türklüğü de onlar hakkında yeterince bilgi sahibi olurdu.Azerbaycan’a yapmakta olduğumuz gezilerimizde, bir şeyin farkına vardım ki, dünyaca ünlü edebiyatçılarımızdan Nizami Gencevi’yi, Mirza Elekber Sabir’i Türkiye’de yaşayan Azerbaycan muhaceratından olan bir çoklarımız bile tanımamaktadır. Bu konuda öncelikli olarak biz sivil toplum teşkilatları, üzerimize düşeni yapmalı, çeşitli zeminlerde bu değerlerimiz adına konferans ve paneller düzenlemeliyiz. Sonrasında da Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile müfredatlarda yer alması için gerekli girişimlerde bulunmalıyız. Geleceğimizi kültür dokusu üzerine inşa etmek istiyorsak, millet bilincinin toplumumuzun bütünleşmesini sağlayacağına inanıyorsak, hamaset söylemlerinden kurtulup, eyleme dönüştürmek ve de doğru adımlar atmalıyız.Yoksa; gerçekte olması gereken milli birlikten bahsetmek, hayalden öteye geçmeyecektir. Bir diğer zaafiyetimiz de sivil toplum teşkilatlarını birilerinin tatmin alanı gibi kullanması karşısında sessiz kalmamalı, toplum duyarlılığımızı göstermeliyiz.
Polis Akademiyasına kursantların qəbulu başlayıb
2017-2018-ci tədris ili üçün qəbul şərtləri və qaydaları…
Buraxılış imtahanları iyunun 21-də keçiriləcək
“MİLLİ GEYİM GÜNÜ” layihəsinə start verildi
Heydər Əliyev – 93
İqtisad Universiteti 2018/2019-cu tədris ilinə yeniliklərlə başlayacaq
Без Шуша нет Карабаха, а без Карабаха нет Азербайджана…
Film Festival: “The fulfillment of the promise: Secrets of Vilnius”
Messi influenzato…
“Вниз по течению”…